Bizden online teklif iste724 Psikoloji
Ekrem Çulfa, istanbul, Üsküdar, Kadıköy, Acıbadem, Psikolojik Danışmanlık Merkezi, Telefonu, 0533 373 81 23 ,pedagog ile ilgili aramalar, pedagog tavsiye, pedagog istanbul, pedagog anadolu yakası, pedagog devlet hastanesi, pedagog ücretleri, pedagog bölümü, pedagog nedir ne yapar, pedagog gülten, pedagog, Acıbadem Psikolojik Danışmanlık www.acibadempsikolojikdanismanlik.com/ 0533 373 81 23 Kendimizle ve çevremizle ilgili sahip olduğumuz düşünceler, tavırlar, yargılar ister olumlu olsun ister olumsuz çoğunlukla bizim tarafımızdan ...
  • Anasayfa
  • https://www.facebook.com/724PsikolojikDanismanlikMerkezleri
  • http://www.twitter.com/724psikoloji

7/24 Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Randevu Tel: +90 505 767 58 85
                      +90 533 373 81 23

Psikolojik Danışmanlık
İstanbul, Kadıköy, Acıbadem, Üsküdar, Pendik, Fatih, Beylikdüzü, Bakırköy'de Şubelerimiz vardır.
Psikoterapi
Bebek, Çocuk ve Ergen, Evlilik, Aile, Cinsel Terapi Hizmetleri Vermekteyiz.
Koçluk ve Rehberlik
Yaşam - Aile - Kariyer - Sporcu - Öğrenci - Eğitim - İlişki - Yönetici ve Finansman Koçlukları Vermekteyiz.
Eğitimlerimiz
Aile Okulu - Evlilik Okulu - Boşanma, Çocuk - Yaşam Koçluğu - Eş Seçimi, Hamilelik ve Evlilik Öncesi Eğitimleri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam286
Toplam Ziyaret565139
Üyelik Girişi
Anket
Cinsel Terapiste Gitme Zamanı Geldi mi?
İçeriği ile beraber
-15 yıllık bu site-satılık Fiyatı
10.000 Dolar
İçeriği ile beraber -15 yıllık bu site-satılık Fiyatı 10.000 Dolar
Jenerik isime sahip, içeriği güçlü
-15 yıllık bu site-satılıktır.

Fiyatı: 10.000 Dolar


Uzman Psikolog Hakan ÖZBAYİS-0533 373 8123
dr.hakanozbayis@gmail.com
ERGENLİK YAPILANDIRMASI
07/06/2015
ERGENLİK YAPILANDIRMASI


Ergenlik dönemi, çocuğun kendi kimliğini bulma dönemidir. Çocuklar bir önceki dönemde uyumlu davranışlar sergileseler dahi, ergenlikte tepki ve davranışlarında görülen belirgin değişmeler, ebeveynlerini şaşırtabilir. Aile, her şeyin yoluna girdiğini sandığı bir dönemde, çocuğun birdenbire ortaya çıkan, nedensiz öfke patlamalarına, tedirginliklerine ve huysuzluklarına bir anlam veremeyebilirler. Evet, bu zamana, çocuğun kimlik karmaşası yaşadığı ve riskli davranışlar sergilediği, özerkleşme dönemi de denebilir.
‘’Bulüğ çağı, deliliğin bir şubesidir.’’ diyor Peygamber Efendimiz (s.a.v).(1)
‘’Ergenlik döneminde, çocukların delilik halinin hem ruhsal hem de biyolojik sebepleri vardır.Bu dönemde, anne babaya bağımlı olan çocuk, ebeveynden güvenli bir şekilde ayrılması gerekmektedir. Çocuğun ailesi ile ilgili olan bir önceki evredeki bağlanma şekillerine göre, ergenlik dönemindeki özerklik safhası şekillenmiş oluyor. Çocuğun ebeveyni ile birlikteliği, ‘’Kaygılı Bağlanma’’ise , kendisine zarar verileceği veya kendi başına başarılı olamayacağı endişesinden dolayı, özerkleşme döneminde ailesinden çok zor ayrılabilir. Ebeveyni ile olan bağlantısı, ‘’Kaçıngan Bağlanma’’ise, hadiselere göre, kendi çıkarını da gözeterek, bir taraftan ailesine yaklaşırken, diğer taraftan ani kaçışlar sergiliyebiliyor. Ailesi ile olan ilişkisi, ‘’ Agresif Bağlanma’’ şeklinde ise, onlarla ve yakın çevresiyle sürekli kendini ispat edip, kabullendirircesine kavga halinde olabiliyor. Bağlılığı, ‘’Dezorganize Bağlanma’’ , ise dengesiz ve tutarsız davranışlar sergileyip, nerede ne zaman hareket edeceği belli olmayan bir birey haline bürünebiliyor. Geçmişte yaşamış olduğu durumlar ergeni, ailesi ve çevresiyle olan bağlanma sitillerini öğrenmeye sevk ediyor. Özellikle ergen bu beceriyi, yani bir taraftan anne babasını sevip, kendisini ailenin bir ferdi hissetmesi, diğer taraftan özerkliğini ispat edip, ailesini uzaktan sevebilme duygusunu geliştirmesi gerekiyor.’’.(2)
Ergenlik, genel olarak on (10) yaşında başlayıp, yirmi dört (24) yaşına kadar devam edebilir. Bu dönemi, erken, orta ve geç ergenlik olarak üç safhada ele alabiliriz.
On ve on iki (10-12) yaşları, ergenin erken ergenlik dönemidir. Bu dilimde, çocuk fiziksel ve cinsel yapısını kendi vücudunda tanımış olur. İlk olarak ergen,  bedeni ve kendisinde var olan kişisel rolüne karşı uzaklık hisseder. Bu yabancılaşma, onda tahammülsüzlükler ve hırçınlıklar ile birlikte, sebepsiz yere öfke nöbetlerinin ve sık ağlamaların geçirilmesine sebebiyet verecektir.
On iki ve on sekiz (12-18) yaşları arası ergenliğin orta dönemidir. Süreçte, fiziksel büyümenin devam edip, fizyolojik değişimlere uyum sağlamanın yanında, özerkliğin ön plana çıktığı görülür. Bu yüzden ergen, anne babadan ayrı hareket etmek ve kararlarını kendi kendine vermek ister. Tabi ki, bireyin kendi kararlarını bir başına verebilmesi, özgüveninin ve özsaygısının gelişmesi ile alakalıdır. Ergenin bu gelişimi, ailesi ve yakın çevresinin desteğiyle gerçekleşebilecek bir olgudur.
Ergenin özerklik yapısına uygun hareket etme, anne babanın tecrübe ve bilgisi ile de doğru orantılıdır. Çünkü,özerkliğin gelişimi, bir sonraki aşama olan kimlik oluşturma için önem arz etmektedir. Ergen, kimlik oluşturma aşamasında, ‘’Ben kimim?’’, ‘’Ben neyim?’’, ‘’Nereye yönelmeliyim?’’, ’’Niçin?’’ gibi sorular sorar. Çocukluktan itibaren kendisini ailenin bir ferdi olarak kabul eden birey, toplumdaki yeni yerini aramaya başlar. Tabi ki, böyle bir zamanda arkadaş gruplarının etkisi, anne babaya nazaran daha baskındır. Hele hele çocuğun fıtri yapısını çözememiş ve onun özerkliğini kısıtlayacak davranışları sergileyen ebeveynler, çocuğa, ‘’Oturma!’’, ‘’Kalkma!’’, ‘’Şunu bunu yapma!’’ derken, farkında olmadan ergeni kendilerinden uzaklaştırmış olurlar.Çünkü bu gibi söylemler, çocuğun özerkliğini ihlaldir.Yani böylesi bir süreçte, anne babanın nasihat veren konuşmaları dahi genci rahatsız edecektir. Ergen bu durumda, ‘’ Annem babam beni hala çocuk görüyor’’ deyip, özerklik yapısına aykırı olduğu için, ebeveyni ile bir çatışmanın içine girecektir. Normalde birey, hem aileden uzaklaşma ve kendi bireyselliğini ispatlama çabası içinde olup, aynı zamanda anne babanın sevgi ve desteğine ihtiyaç duyar. Bu çelişkili duygular içinde, başıboş hareket etme ve sorumlulukları arasında gider gelir. İşte bu kritik süreçte, hem ergen hem ebeveyn için hataların çok sık yapıldığı bir dönem olması hasebiyle, çoğu genç dimağın yetiştirilemeden yitirildiği görülebilecektir.
Kimlik kaosunun yaşandığı, kırılgan bir dönem olan ergenlikte ergen, en geniş manasıyla cinsel, kültürel ve etnik kimliğinin profilini oluşturuyor. Bu minval üzere kendisini tanımlarken, ona rol model olarak ne sunulmuşsa, onu içselleştirip benimsiyor. Ebeveynini, evindeki şahsiyetleri seviyorsa, o kimlikleri içselleştiriyor. Eğer anne babayı sevmiyorsa veya onlara karşı sevginin yanında nefret ve öfkede varsa başka rol modellereyönelebiliyor. Ebeveynler, sıcak bir aile ortamı oluşturamadıkları zaman, çocuklarını rol model seçiminde dışarıda arayış içerisine sokmuş oluyorlar. Huzuru, sevgiyi, muhabbeti, hoşgörüyü evde bulamayan ergen, vicdanında duyduğu, sosyal çevrede gördüğü bu güzellikleri dışarıda aramaya başlıyor.
Bunun için ebeveynlerin, ‘’Çocuğumuza yaklaşımımız nasıl olmalıdır?’’ sorusunun cevabını bulmaları gerekiyor. Biz Psikologlar olarak, bu sorunun cevabını, anne babanın ergenin fizyolojik yapısında aramakla başlayacağını söyleyebiliriz. Ergenlik dönemlerinin en önemli özelliklerinden biri de, gençlerde akıldan çok hislerin hakim ve baskın olmasıdır. Ergenin sağ beyni ile sol beyninin gelişmesi en çok ergenlik döneminde olur. Sol beyin analitik beyindir ve mantıksal kararları verir. Matematik, fen, muhakeme, analiz, lisan sol beyinde olur. Sağ beyin ise duygusal beyindir. Duygular, üç boyutlu düşünce, ritm, müzik, sanat sağ beynin işlevleri arasında yer alır. İşte, bu iki beynin ortasındaNasırsı cisim olan  Corpuscallosum denilen bir köprü vardır. Bu köprü, ergenlik döneminde olgunlaşır ve gelişir.İşte, sol beyin ile sağ beynin işlevleri arasındaki dengeyi kuran bu köprü, gelişme evresinde, ergenin hadiseler karşısında, çok sık bir şekilde deneme yanılma yöntemini uygulamasına sebebiyet verir. Mesela, ergen yapmak istediği bir aktiviteyi, duygularıyla hareket ederek hemen yapmak ister, fakat plansız programsız hareket edip, muhakeme yapmadığından, dengesiz davranışlar sergileyip, hata yapma riskini arttırabilir. Neticede ise bu durum, duygusal yıpranmalara sebebiyet verebilir. 
Oysaki ergen, yapacağı tüm işlerinde duygularının yanına, Latincede Rasyo kelimesinden gelen Oranı yani Aklıeklediğinde, dengeyi elde eder. Bu dengeye ulaşma hali, genelde geç ergenlik dediğimiz on sekiz ve yirmi dört (18-24) yaşları arasındaki döneme denk gelir. Normal olarak da bu dönemde fiziksel gelişim tamamlanır. Aile ile olan ilişkilerde çatışmalar azalır ve kişisel olgunlaşma artar. Birey, toplumsal hayatta alacağı role hazırlanmış olur.
‘’Ailelerin ergenlik dönemlerinde çocuklarına karşı aşırı otoriter olmaları, ilerleyen dönemlerde görülen psikiyatrik bozuklukların temelini oluşturabilir. Gelişim evresi dediğimiz dilimde, sağlıklı ruhsal, bedensel ve cinsel gelişim göstermeyen bireyler, sonraları şiddet olaylarına karışabilmektedir. Tabi ki, disiplin, kuralcılık ve hayatın sınırlarını öğretmek ebeveynin sorumluluk alanı içerisindedir. Lakin, disiplinde olsa, çocukların sergilemiş olduğu davranışlara karşı olumlu pekiştirme yöntemikullanılıp,dengeli davranışlar sergilemek varken, bilinçsizceolumsuz pekiştirme yönteminin tercih sebebi olması, ergenin evden ve ebeveynden uzaklaşmasına sebebiyet verecektir. Zaten, ebeveyn tarafından, ergenin iç dünyasına sevgi, merhamet, hoşgörü, isar tohumları atılmış ise, bu dönemde makes bulup, onu gönüllü itaate sevk edecektir. Ama tam tersi olduğu zamanda ise çocuk, anne babayı daha görür görmez, kendisini duygusal boşluğa iten hadiseleri ve olayları hatırlayıp, kaçma eğilimi içerisinde olacaktır. Böyle bir durumda anne babaya çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Ebeveyn, hayat dersi veren değil, o hayatı yaşayıp örnek olan kişi olması gerekiyor. Oysaki, Ebeveynin Buyurgan yaklaşımıve ergenle ‘’Sen dili’’ ile konuşmasıözellikle ergenlik döneminde çocuktaki savunma ve inat etme duygusunu tetikliyor. Kendi egosunun tehdit altında olduğunu hisseden ergen, karşılıklı inatlaşmalarla, ebeveynine karşılık veriyor. Bunun için çocuğun esnek düşünmeyi öğrenmesi adına, anne babanın, ‘’Ben dili’’ile konuşup yapıcı tavırlarla tesir etmesi gerekiyor.’’(3)
Kendi kültürümüzde çok yapılan hatalardan biride, çocuklarımızı kendisini değersiz hissedecek şekilde, bir başka kişi ve kişilerle kıyaslayarak büyütmemizdir. Kıyaslanacak objeler şahıslar değil, sıfatlar ve kavramlar olmalıdır. Ergenin, olumsuzluk ve başarısızlıklarda, şahıslarla kıyas edildiği zaman, haset ve kıskançlık duygusunun şişirilip, başkasına potansiyel zarar verebilecek bireyler haline getirilmesi sağlanmış olur. Çocuğun gelişen kişiliğine ve ruhuna tohum atmak, ondaki düşünce ve kalp dünyasını zenginleştirmekle olur. Varlık alemi içerisinde fertlerden bir fert olan ergen, İlahi isimlerin kendisinde yoğun bir şekilde yansıdığı ayna hükmünde olan kapsamlı bir varlıktır. Bu yüzden, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’ in ,’'Allah'ın ahlakıyla ahlaklanın'’sözüne ittiba edip, beşerilikten kurtulup, kemale doğru yürümelidir. Bu yolculukta örnek bir hayat yaşayan anne babanın rehberliğinin, çocuğa tesir ettiğini ve ileriki dönemlerde onun gelişiminde katkısı olacağını söylemek yersiz olmaz. Bu nedenle ergenlik dönemindeki bir gence, toplumda, arkadaş gruplarında ve ailesinde yalnız olmadığını hissettirirken, özgüveni ve özsaygısını kazanması için yeteri kadar sevgi, saygı, merhamet ve güven verilmelidir ki, hem sıkıntılı olan bu zaman dilimi kolay atlatılsın, hem de dünyanın çözülmesi gereken problemlerine çözüm bulabilecek sağlıklı bireyler yetiştirilebilsin.
 
 
Uzman Psikolog Hakan Özbayis
0505 767 5885

Psikolog, Prdagog, Yaşam Aile Öğrenci Kariyer Koçu, Aile Evlilik İlişki Danışmanı


4052 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Hamilelik Mükemmeldir - 14/05/2016
7/24 Psikolojik Danışmanlık 0533 373 81 23
ÇOCUK EĞİTİMİNDE EBEVEYN PSİKOLOJİSİ - 28/12/2015
Çocukların sağlıklı ve donanımlı bir birey haline gelmelerinde hiç şüphesiz Anne ve Babanın katkısı büyüktür. Temsil rolünde olan Ebeveyn, düşüncelerini, davranışlarını, söylemlerini dengeli bir şekilde harmanlayabildiği ve çocuğunu yetiştirme husus
PSİKOTERAPİ NEDİR? - 12/08/2015
Psikoterapi, ruhsal yolla tedavi etmek şeklinde tanımlanabilir. Psikoterapi terimi, iki kelimenin birleşmesinden meydana gelir. Psiko ve terapi. Psiko, can ve ruh manasındadır.
ÇOCUKLUK EVRESİ PSİKOLOJİSİ - 16/06/2015
İnsanın bütün ömrü süresince, dönem dönem meydana gelen değişimleri bize gelişimi açıklar. Evet, insanoğlunun yaşam boyunca gelişimi süreklidir. Fakat gelişimin hızı, insanın çocukluk, ergenlik, erişkinlik ve yaşlılık gibi zaman dilimlerine göre deği
HAMİLELİK PSİKOLOJİSİ - 08/06/2015
Varlık ağacının en mükemmel meyvesi, evrenin adeta küçültülmüş bir örneği olan insanın yaratılışı ne harikadır. Bu harikulade eserin ortaya çıkmasındaki vesilelerden en birincisi ve en değerlisi annenin varlığıdır.