Bizden online teklif iste724 Psikoloji
Ekrem Çulfa, istanbul, Üsküdar, Kadıköy, Acıbadem, Psikolojik Danışmanlık Merkezi, Telefonu, 0533 373 81 23 ,pedagog ile ilgili aramalar, pedagog tavsiye, pedagog istanbul, pedagog anadolu yakası, pedagog devlet hastanesi, pedagog ücretleri, pedagog bölümü, pedagog nedir ne yapar, pedagog gülten, pedagog, Acıbadem Psikolojik Danışmanlık www.acibadempsikolojikdanismanlik.com/ 0533 373 81 23 Kendimizle ve çevremizle ilgili sahip olduğumuz düşünceler, tavırlar, yargılar ister olumlu olsun ister olumsuz çoğunlukla bizim tarafımızdan ...
  • Anasayfa
  • https://www.facebook.com/724PsikolojikDanismanlikMerkezleri
  • http://www.twitter.com/724psikoloji

7/24 Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Randevu Tel: +90 505 767 58 85
                      +90 533 373 81 23

Psikolojik Danışmanlık
İstanbul, Kadıköy, Acıbadem, Üsküdar, Pendik, Fatih, Beylikdüzü, Bakırköy'de Şubelerimiz vardır.
Psikoterapi
Bebek, Çocuk ve Ergen, Evlilik, Aile, Cinsel Terapi Hizmetleri Vermekteyiz.
Koçluk ve Rehberlik
Yaşam - Aile - Kariyer - Sporcu - Öğrenci - Eğitim - İlişki - Yönetici ve Finansman Koçlukları Vermekteyiz.
Eğitimlerimiz
Aile Okulu - Evlilik Okulu - Boşanma, Çocuk - Yaşam Koçluğu - Eş Seçimi, Hamilelik ve Evlilik Öncesi Eğitimleri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam59
Toplam Ziyaret563780
Üyelik Girişi
Anket
Cinsel Terapiste Gitme Zamanı Geldi mi?
İçeriği ile beraber
-15 yıllık bu site-satılık Fiyatı
10.000 Dolar
İçeriği ile beraber -15 yıllık bu site-satılık Fiyatı 10.000 Dolar
Jenerik isime sahip, içeriği güçlü
-15 yıllık bu site-satılıktır.

Fiyatı: 10.000 Dolar


Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra 05557493919
busra.kara@icloud.com
OKUL ÖNCESİ DÖNEMİ ÇOCUKLARDA UYUM VE DAVRANIŞ PROBLEMLERİ
07/11/2021

 

Çocuk dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren ailesi onun en yakın çevresidir. Çocuğun gelişiminde en önemli faktör ailedir. Çocuğun kişilik gelişiminin %65’i 0-6 yaş aralığında gerçekleşmektedir. Bu süreçte çocuğa verilen ilgi, sevgi, eğitim ne kadar olumlu ise çocuğun gelişimi olumlu etkilenmekte fakat çocuk ailesi içerisinde yeteri kadar ilgi, sevgi görmüyorsa çocuğun gelişimi bir o kadar olumsuz etkilenmektedir. Aile içerisinde problemli davranışlar fazla olduğu takdirde bu çocukların okul hayatı da olumsuz bir şekilde etkilenmekte bununla beraber uyum ve davranış problemleri daha sık görülmektedir. Bu sebeple ailelerin çocuklarına iyi bir rol model olmaları gerekmektedir ve çocuğun eğitim hayatı boyunca öğretmenleri ile iş birliği içerisinde çocuğun olumlu davranışları desteklenmelidir.

Öğretmenler en sık hırçın olma, anneye bağlılık, ağlama, paylaşımcı olmama, içe kapanıklık, tırnak yeme, altını ıslatma ve iştahsızlık gibi davranış problemleriyle karşılaştıkları; uyum ve davranış bozukluklarıyla mücadele sürecinde öğrenci ile konuşma, aile ile işbirliği, olumlu davranışı ödüllendirme, uzman görüşüne başvurma, sabırlı olma, güler yüzlü ve merhametli olma yöntemlerini izledikleri ve ailelerin çocuğa şiddet uygulama, mükemmeliyetçi olma, okula yönelik olumlu konuşmalar yapmama, fazla ilgi gösterme, aşırı koruyucu olma, ekonomik durumlarının düşük olması, tutarsız anne-baba tutumu ve 0-2 yaş döneminde güvensiz bağlanma gibi davranışlarının çocuklarda uyum ve davranış problemlerinin ortaya çıkmasında etkili olduğunu ifade etmektedirler. Öğretmenler ayrıca çocukların uyum ve davranış problemleriyle başa çıkma sürecinde öğretmen ile iş birliği içinde olmanın, ailenin kabullenmesinin ve tutarlı olma davranışlarının olumlu yönde etki gösterdiğini; ailenin çocuğun durumunu kabullenmemesi ve bilinçli olmamasının ise olumsuz yönde etki gösterdiği ifade edilmektedir.

Çocukluk dönemi, bireylerin çok yönlü gelişimleri üzerinde etkili olan ilk yaşantılarını edindikleri dönem olmasının yanı sıra aynı zamanda ilerleyen dönemlerdeki yaşantılarının da temellerini oluşturması açısından önem arz etmektedir. Yalnızca yetişkinliğe hazırlık dönemi olarak nitelendirilemeyen çocukluk dönemi, başlı başına önem arz eden bir gelişim dönemidir. Bu bağlamda eğitim yalnızca gelecek yaşama hazırlık faaliyetleri olmasından daha ziyade aynı zamanda içerisinde bulunulan zamana yönelik gerçekleştirilen faaliyetler olarak da nitelendirilebilmektedir. Bireylerin yaşam sürecinde doğru ve yanlışlarını yaşayarak öğrenmesi önemlidir. Bireylerin gelişim dönemlerinde geçirmeleri gereken yaşantıları yaşayamamaları, bu yaşantıların ilerleyen gelişim dönemlerinde ortaya çıkabilmesine neden olabilmektedir. Yetişkin bireylerin sahip olmaları gereken umut, sevinç, adalet, barış ve nezaket duygular çocuklarda da bulunması gereken özelliklerdir. Bireylerin gelişim dönemlerinde ortaya çıkan yaşanmamışlıklar şiddeti, tatmin edilemeyen yaşantılar da suçluluk duygusunu ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda bireylerin gelişim dönemlerinin tümünde olduğu gibi okul öncesi dönemdeki yaşantılarının da uygun koşullarda ve iyi bir şekilde geçirilmesini sağlamanın, bireyin ilerleyen dönemlerdeki yaşantılarını olumlu geçirebilmesi açısından önemli olduğu söylenebilmektedir. Okul öncesi dönemde bulunan çocukların yaşantılarının kalitesi ve türleri çok yönlü kişilik gelişimi üzerinde hayati rol oynayan temel unsurlardan birini oluşturmaktadır.

Bireyin ilk sosyal çevresini oluşturan aile ve ev ortamı, bireylerin edindiği ilk yaşantıları ve çok yönlü kişilik gelişimlerini etkilemesi açısından büyük önem taşımaktadır. Doğumdan itibaren başlayan öğrenme sürecinin ilk aşamaları ailede gerçekleşmektedir. Bireyin yaşamının ilk yıllarında edindiği yaşantılar, bireyin ilerleyen dönemdeki davranışlarının temelini oluşturmaktadır.

Aile, erken çocukluk döneminde bulunan çocuğun sosyal becerileri edinmesinde rol oynayan en önemli kurumdur. Aile, çocuğun ilk sosyal tecrübelerini edindiği ortam olup, çocuğun buradaki yaşantıları davranışlarının şekillenmesinde büyük önem taşımaktadır. Ebeveynlerin çocuklarıyla olan etkileşimleri, çocuğun kişilik gelişimleri açısından önem arz etmektedir. Ebeveynlerin, okul öncesi dönemde bulunan çocuklarıyla etkileşimleri ve çocuklarına yönelik davranışları çocuğun kişisel gelişimi üzerinde doğrudan etkili olmakta ve ebeveynlerin bu dönemde çocuklarıyla olan ilişkileri, duygusal yakınlık düzeyleri, disiplin anlayışları ve çocukların sundukları bilişsel uyarı imkânları çocuğun kişilik gelişimi üzerinde olumlu yönde etki göstermektedir.

Bireylerin aile bireyleriyle olan iletişimleri, üyesi bulunduğu aile bireylerinin birbirleriyle olan etkileşimleri, ebeveyn tutumları, ebeveynlerin sergiledikleri davranışlar, ailenin sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik durumları çocuğun kalıtsal olarak sahip olduğu özellikleri geliştirebilmelerinde etkili olan temel unsurlardır. Ebeveynlerin çocuğun gelişimsel özelliklerine ilişkin bilgi sahibi olmalarının önemli olduğu ifade edilmektedir. Ebeveynlerin, çocuklarıyla etkili iletişim kurabilmeyi öğrenebilmelerine yönelik bilgilendirme çalışmaları yapılması, çocuklarına yönelik uyumlu davranışlar sergilemesi açısından oldukça önemlidir.

Çocukların sosyal uyumunu etkileyen önemli hususlardan biri de çocuğun aile bireyleriyle olan etkileşimleridir. Anne ve babalar, çocuğun ilk rol modellerini oluşturmaktadırlar. Bilişsel, duygusal ve fiziksel olarak hızlı bir gelişim gösteren çocuklar, ebeveynlerinin davranışlarında meydana gelen değişimlerden doğrudan etkilenebilmektedirler. Çocuğuyla etkili bir iletişim kurabilen anne, çocuğun duygusal ve bilişsel gelişimine olumlu yönde katkı sağlayabilmektedir. Ebeveynler, çocuklarına yönelik olumlu ortamlar oluşturarak onların sağlıklı bir duygusal ve sosyal gelişim süreci geçirebilmelerini sağlayabilmektedirler.

Anneler, çocukların sosyal anlamda ilişki kurdukları ilk bireylerdir. Anne-çocuk etkileşimi, çocuğun ebeveynleriyle olan ilişkilerinin gelişmesinde etkili olan temel unsurlardan biridir. Anneleriyle etkileşimleri güçlü olan çocuklar, yaşantılarının ilerleyen dönemlerinde sosyal çevresinde bulunan diğer kişilerle sağlıklı ilişkiler kurabilmektedirler. Dünyada neredeyse tüm kültürlerde aile, çocuğun sosyal becerileri edindiği ilk ve en önemli kurumların başında gelmektedir. Fiziksel rahatsızlıkların ve diğer birtakım sorunların doğrudan etkilediği toplum sağlığı, yetişkinlerde olduğu kadar çocuklar üzerinde de doğrudan etkiye sahip olabilmektedir. Toplum sağlığı üzerinde olumsuz etkiye neden olan önemli sorunlardan biri olan psikolojik sorunlar son dönemlerde çocuklarda hiperaktivite, depresyon, saldırgan davranışlar, kaygı ve inatçılık gibi olumsuz davranışların görülme oranını arttırmaktadır.

Ebeveyn ve çocukların birbirleriyle yeterli düzeyde iletişim kuramamaları çocuklarda davranış ve uyum problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Ebeveynler arasında görülen çatışmalar, ebeveynlerin boşanmaları, baba yokluğu, ilgisizlik, çocuğun aileden uzak kalması, stresli aile ortamı, anne veya babanın ya da her ikisinin evi terk etmesi, yoksulluk ve olumsuz anne-baba tutumları çocuklarda tırnak yeme, alt ıslatma, iştahsızlık, okula gitmeye isteksizlik, yalan söyleme, çalma ve inatçılık gibi davranış bozukluklarının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Ebeveynlerde görülen ruhsal sorunlar, çocuğa yönelik ilgisiz ve sevgisiz tavırların sergilenmesi çocukların bilişsel ve duygusal gelişimlerini olumsuz yönde etkilemekte ve fiziksel rahatsızlıklar, anksiyete, depresyon, saldırganlık, korku, düşmanlık, hiperaktivite ve dikkat eksikliği gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Ebeveynlerin çocuklarına yönelik sergiledikleri koruyucu, mükemmeliyetçi, demokratik, duyarsız, otoriter, hükmedici, reddedici, ihmalci ve cezalandırıcı davranışları anne-baba tutumları olarak tanımlanmaktadır. Olumlu ebeveyn tutumları sergileyen ebeveynlerin çocukları arkadaş canlısı, yardımsever, özgüveni yüksek, becerikli, sosyal çevresindeki bireylere ve olaylara duyarlı, yeterlilik duygusu kazanmış ve yüksek sosyal sorumluluk düzeyine sahip olma gibi kişilik özellikleri geliştirirken; olumsuz ebeveyn tutumları sergileyen ebeveynlerin çocukları ise düşük özgüven, bağımlı, çekingen, davranış ve uyum problemleri sergileme gibi kişilik özellikleri geliştirebilmektedirler.

Farklı ebeveyn tutumları sergilenen ailelerde yetişen çocuklarda farklı kişilik özellikleri ve davranışlar gözlenebilmektedir. Özdenetime sahip olmayan, özgüven düzeyi düşük ve bağımlı bireylerin bu olumsuz kişilik özellikleri yaygın olarak olumsuz ebeveyn tutumlarından kaynaklanmaktadır. Aile başta olmak üzere sosyal çevrenin bireyin davranışları üzerinde etkili olduğu göz önünde bulundurulduğunda, okul öncesi dönemi çocukların sergiledikleri uyumsuzluk ve davranış bozukluklarını anlamlandırabilmek ve bu davranışların kaynağını doğru bir şekilde tespit edebilmek için çocuğun incelenmesinin yanı sıra aynı zamanda sosyal çevresinin ve ailesinin incelenmesi de gerekmektedir. Çocuklar içerisinde bulundukları gelişim dönemlerinde sergiledikleri davranışların yanı sıra problemli olarak nitelendirilen birtakım davranışları da sergileyebilmektedirler. Uyum bozukluklarının ve problemli davranışların erken dönemde fark edilememesi ve bu problemin çözümüne yönelik gerekli tedbirlerin alınmaması bireylerde kalıcı davranışlara dönüşebilmesine neden olabilmektedir. Bu bağlamda çocukların davranışlarının takip edilmesi ve sergiledikleri problemli davranışların belirlenerek çözüm yollarının aranması bu davranışların kalıcı davranışlara dönüşmemesi amacıyla alınabilecek önemli önlemlerden biridir.

Erken çocukluk dönemi kişilik gelişiminin önemli bir bölümünün tamamlandığı gelişim dönemi olup, bu dönemde birtakım sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan uyum ve davranış problemleri bireyin ilerleyen dönemlerde sosyal ilişkilerinde çeşitli sorunlar yaşamasına neden olabilmektedir. Bu bağlamda erken dönemde ortaya çıkan davranış problemlerinin belirlenmesi ve bu problemlerin kaynağını belirleyerek çözümünün aranması bu davranışların bireylerde kalıcı hale gelmesinin önlenmesi açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle çocuklarda uyum ve davranış bozukluklarının ortaya çıkmasında etkili olan ebeveyn tutumlarının belirlenmesi bu davranışların ortaya çıkmasının engellenmesinde ve kalıcı davranışlara dönüşmesinin önlenmesinde büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda okul öncesi dönemde bulunan çocukların uyum ve davranış bozukluklarının giderilmesinde ailenin rolünün belirlenmesi büyük önem oluşturmaktadır.

KAYNAKÇA

Akçınar, B., Baydar, N. (2018). Erken çocuklukta anne davranışlarının dışsallaştırma davranış problemleri ile ilişkisi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 66, 454-470.

Kandır, A., Alpan, Y. (2008). Okul öncesi dönemde sosyal-duygusal gelişime anne-baba davranışlarının etkisi. Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 14(14), 33-38.

Kargı, E., Erkan, S. (2004). Okul öncesi dönem çocuklarının sorun davranışlarının incelenmesi (Ankara İli Örneği). Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 27, 135-144.

Poyraz, H. (2003). Okul öncesi eğitimin ilke ve yöntemleri. Ankara: Anı Yayıncılık.

Seki, T. (2014). Ergenlerin sosyal görünüş kaygıları ve öznel iyi oluşlarının sahip oldukları değerler açısından incelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Konya.

Tezel-Şahin, F. (2003). Çocuğun gelişimi ve eğitiminde babanın rolü. M. Sevinç (Ed.), Gelişim ve Eğitimde Yeni Yaklaşımlar. (s.459-463). İstanbul: Morpa Yayınları.

Ünsal, F.Ö. (2010). Okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 60-72 aylık çocukların sosyal duygusal uyumları ile davranış sorunları arasındaki ilişkinin incelenmesi. (Yüksek Lisans Tezi). Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

 

 

Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA

busra.kara@icloud.com

 

 

 

 

 

 

 

 

 



502 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN YEME BOZUKLUKLARI - 01/06/2023
Beslenme kriteri bireyin yaşamını devam ettirebilmesi, sağlıklı olmak ve büyümenin devamı için çok önemlidir.
“BANYO YAPMAK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ” - 24/04/2023
Bazen anne babalar bebekken sudan çıkmak istemeyen çocuklarının büyüdükçe yıkanmak istemediklerinden ya da el ve ayaklarını yıkamaya tepki gösterdiklerinden yakınırlar.
“ÇOCUĞUMUZDAN BOŞANIYORUZ” - 23/03/2023
Anne babası çatışma halinde olan çocukların, anne babalarından anlayış ve sabır gibi beklentileri olur.
BABA UYARICI, ANNE İSE KORUYUCU MUDUR? - 16/03/2023
Geleneksel aile yapıları değişse de anneler hala babalara babalık rollerini teslim etmekte zorlanabiliyor. Erkekler tarafından bakacak olursak, birçok erkek babalıkla ilgili iyi tanımlanamamış bu role girmekte zorluk çekiyor.
AKRAN ZORBALIĞI - 01/02/2023
Akran zorbalığı, çocukların kendi yaş gruplarında olan bir ya da birkaç kişiye; sosyal, fiziksel, sözlü ve cinsel olarak zarar vermeleridir.
TERKEDİLME KORKUSU - 12/01/2023
Yeni bir ilişkiye başlama ihtimali olduğunda nasıl olsa bu da beni terk edecek diye düşünüp hiç başlamamayı tercih ediyor musunuz ya da tam tersi çok fazla ısrarcı oluyor musunuz?
ÇOCUĞUMA EŞYALARINI VE ODASINI TOPLAMAYI NASIL ÖĞRETEBİLİRİM? - 03/01/2023
Birçok yetişkin, çocuklarının malının kıymetini bilmemesinden, dağınıklığından veya sorumsuzluğundan yakınmaktadır.
ÇOCUK İLE YETİŞKİN - 21/12/2022
Çocuk ile yetişkinin arasındaki sorunların pek çoğu, çocukların olgunlaşmaları için onların zamana ihtiyaçları olduğunu dikkate almamaktan kaynaklanır.
İNTERNET BAĞIMLILIĞI - 11/10/2022
İnternet kullanmanın farklı avantajlar sağlamasına ek olarak kontrolsüz kullanımın da psikolojik, fiziksel ve sosyal bakımdan bir takım negatif neticelere neden olduğu bilinmektedir.
 Devamı