Bizden online teklif iste724 Psikoloji
Ekrem Çulfa, istanbul, Üsküdar, Kadıköy, Acıbadem, Psikolojik Danışmanlık Merkezi, Telefonu, 0533 373 81 23 ,pedagog ile ilgili aramalar, pedagog tavsiye, pedagog istanbul, pedagog anadolu yakası, pedagog devlet hastanesi, pedagog ücretleri, pedagog bölümü, pedagog nedir ne yapar, pedagog gülten, pedagog, Acıbadem Psikolojik Danışmanlık www.acibadempsikolojikdanismanlik.com/ 0533 373 81 23 Kendimizle ve çevremizle ilgili sahip olduğumuz düşünceler, tavırlar, yargılar ister olumlu olsun ister olumsuz çoğunlukla bizim tarafımızdan ...
  • Anasayfa
  • https://www.facebook.com/724PsikolojikDanismanlikMerkezleri
  • http://www.twitter.com/724psikoloji

7/24 Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Randevu Tel: +90 505 767 58 85
                      +90 533 373 81 23

Psikolojik Danışmanlık
İstanbul, Kadıköy, Acıbadem, Üsküdar, Pendik, Fatih, Beylikdüzü, Bakırköy'de Şubelerimiz vardır.
Psikoterapi
Bebek, Çocuk ve Ergen, Evlilik, Aile, Cinsel Terapi Hizmetleri Vermekteyiz.
Koçluk ve Rehberlik
Yaşam - Aile - Kariyer - Sporcu - Öğrenci - Eğitim - İlişki - Yönetici ve Finansman Koçlukları Vermekteyiz.
Eğitimlerimiz
Aile Okulu - Evlilik Okulu - Boşanma, Çocuk - Yaşam Koçluğu - Eş Seçimi, Hamilelik ve Evlilik Öncesi Eğitimleri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam281
Toplam Ziyaret563721
Üyelik Girişi
Anket
Cinsel Terapiste Gitme Zamanı Geldi mi?
İçeriği ile beraber
-15 yıllık bu site-satılık Fiyatı
10.000 Dolar
İçeriği ile beraber -15 yıllık bu site-satılık Fiyatı 10.000 Dolar
Jenerik isime sahip, içeriği güçlü
-15 yıllık bu site-satılıktır.

Fiyatı: 10.000 Dolar


Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra 05557493919
busra.kara@icloud.com
EGO KİMLİK SÜRECİ
12/07/2021


Kimlik; bireyin kendini yaşayışı yani birey olarak benzersiz ve kendine özgü bir tarz içinde var olması ve bu tarzın süreklilik göstermesidir. Kendiliğinden ve doğal olarak oluşan temel belirli yaşantılarımızın birleşimi kimlik duygusunu oluşturmaktadır. Kimlik duygusu, egonun yaşantıları gözleyici ve örgütleyici işlevlerinin ürünü şeklinde görülmelidir. Kimlik oluşumu egodaki ruhsal yapıların sağlam ve tutarlı bir nitelik kazanması sürecidir; yeni bir ruhsal yapının oluşma süreci değildir.

Kişilik gelişimi zamanı geldikçe birbirine bağlı olarak gelişen sekiz aşamadan oluşmaktadır. Her aşamada bir olumlu bir de olumsuz duygu bulunmaktadır. Bu duygulardan hangisi baskın olursa, o evrenin ruhsal-toplumsal bunalımının konusunu o duygu oluşturmaktadır. Gelişimin yönünü ise, ruhsal-toplumsal bunalımların çözümlenme şekli oluşturmaktadır.

Temel Güvene Karşı Güvensizlik

Bebekler doğumdan sonraki ilk bir iki yıl çevresindeki insanların bakımına muhtaçtır. Bebeğe yeterli derecede ilgi ve sevgi gösterilmemesi, bakımına dair aksamaların olması ya da bebeğin ihtiyaç duyduğu anda etrafındaki kişilerin bebeği önemsememesi kişilik gelişimini etkilemektedir. Bebek güven duymak istemektedir. Onun için dünya ve insanlar iyidir. Bazı çocuklar yeterli ilgi ve sevgiyi göremezler ve temelde güvensizlik duygusu geliştirirler. Temel güven, yaşamsal bir kişiliğin ve bir kimlik duygusunun temel yapısı olarak görmektedir.

Bu dönemde bebekte gelişmesi istenen duygu temel güvendir. Bu dönemde bebek annenin geçici yokluğuna katlanabilmek, annesinin geri döneceğine ve her zaman olduğu gibi kendisine bakmaya devam edeceğine güven duymak istemektedir.

Yaşamının ilk yıllarında bebek, ihtiyaçlarını fark etmesi, ihtiyaçlarının karşılanmasında gecikmelerin olması ve ihtiyacının karşılanması döngüsünü fark edip uyum sağladığında, zaman kavramını da anlamaktadır. Bu evrenin temel gücü umuttur. Anneyle ilişkisinde güven yaşayan bebek, ihtiyacının karşılanacağına güven duymaktadır. Aynı zamanda bebekte bir umut duygusu belirmektedir. Beklediği halde ihtiyacı karşılanmayan bebek, güvensizlik duygusu oluşturmaktadır. Umut, gelecekte ihtiyaçların karşılanacağı, isteklerin yapılacağına inanmak olduğundan yaşanılan andaki güvensizlik duygusuyla daha kolay başa çıkılmakta ve gelecekten iyi şeyler beklenmektedir. Güven sarsılsa bile umut canlı kalmaktadır.

İlk dönemden çıkarılan kimlik duygusu: İçimde yaşattığım ve başkalarına verdiğim umut neyse, ben oyum şeklindedir.

Özerkliğe Karşı Kuşku ve Utanç

Birinci yaşın sonunda yürümeye başlayan çocuk, yürümeyle birlikte hız kazanan yer değiştirme yeteneğini, çevresini tanıma ve öğrenme için kullanmaya başlamaktadır. Çocukların çevrelerini tanıma isteklerine ebeveynleri karşı çıkıp, bebeğin davranışlarına bazı kurallar getirmektedirler.

Bir buçuk yaşından itibaren çocuklar, kasların gelişimiyle dışkı veya idrarlarını tutabileceklerini ve bırakabileceklerini keşfetmektedirler. Bu durum çocuklar için en önemli özerklik girişimidir. Fakat ebeveynler dışkılama ve idrar çıkarmayı da çevreyi tanıma girişiminde olduğu gibi kontrol altında tutmak istemektedirler. Ana babanın bu davranışı ile çocuğun özerklik girişimi çatışmaya başlamaktadır. O zamana kadar koşulsuz sevilen, her yaptığı onaylanan çocuk, ana babaya duyduğu güvene karşı kuşku duymaya başlamaktadır. Bu dönemde anne babaların katı kuralları koyması, katı yaptırımlarla yaklaşması, çocuğa bağırıp çağırıp sevgisini esirgemesi gibi psikolojik cezalar çocukların özerklik girişimlerinden utanç duymalarına sebep olmaktadır. Bu duygu suçluluk duygusunun temelidir.

Özerklik evresinden çıkarılan kimlik duygusu: Özgür irademle isteyebildiğim neyse, ben oyum.

Girişimciliğe Karşı Suçluluk

Motor becerileri ve dil gelişiminin çok hızlı olduğu 3-6 yaş arasındaki çocuklar, her şeye ilgi duymakta, öğrenme güdüleri ve merakları çok yüksek olmakta ve hem sosyal hem de psikolojik çevrelerini keşfetme istekleri günden güne artmaktadır. Çocuk kendini keşfetmek, kendi güçlerini, becerilerini tanımak, yeteneklerinin farkına varabilmek için sürekli hareket etmektedir. Çocuklardaki, bu girişimcilik anne-babalar tarafından desteklenmelidir.

Bu dönemde çocuklar diğer çocuklarla da etkileşim halindedir ve sosyal dünyada yaşamanın zorluklarını fark etmektedir. Kendine oyun arkadaşı arayabilen, oyunlar ve sosyal etkinlikler düzenlemeyi öğrenebilen çocukların girişkenlik duygusu gelişmeye başlamaktadır.

Beş yaşına doğru süperego bir ruhsal yapı olarak ortaya çıkmaktadır. Süperego, kişiye bazı isteklerinin yanlışlığını belirten ve yasak amaçlara ulaşmadaki girişimlerin suçluluk hissi uyandırmasına neden olan bir iç örgütlenme, girişimlerin yönlendiricisidir. Süperegonun oluşumu ile çocuk büyüdüğünde nasıl biri olmak istediğini oluşturmaya başlamaktadır.

Bu evreden çıkarılan kimlik duygusu: Gelecekte kim olmayı düşleyebiliyorsam, ben oyum şeklindedir.

Başarıya Karşı Aşağılık

Çocuğun kişilik gelişiminin dördüncü evresi olan bu dönem 6-12 yaşları arasını kapsamakta, çocuğun ilkokul yıllarına denk gelmekte ve başarıya karşı aşağılık duygusu özetlenmektedir. Çocuğun dünyasına okulun girmesiyle sosyal dünyası artmaktadır. Çocuk üzerinde anne babanın etkisi azalırken, öğretmen ve arkadaşlarının etkisi artmaktadır.

Okul çağı çocuklarında başarı ya da aşağılık duygusunun gelişmesinde ve çocuğun kişiliğinin şekillenmesinde öğretmenler ve ebeveynler oldukça etkilidir. Öğrencilerin başarısızlığı vurgulanmamalı, başarabileceği alanlara yöneltilerek ona destek olunmalıdır. Çocuğun ufak başarıları pekiştirilmeli, çocuğun yeteneğinin üstünde başarı beklenmemelidir.

Öte yandan, yaptığı işlerde çevreden onay alamayan çocuklarda ise iş kimliği gelişimi aksamakta ve aşağılık duygusu ön plana çıkmaktadır. Bunun bir nedeni, yakın çevresindeki yetişkinlerin duyarsızlık ve ilgisizliği, başka bir nedeni ise ürettiği işlerin yetişkinler tarafından anlamsız bulunması ve çocuğun iç dünyasındaki anlamlı işler becerdiğine ya da becereceğine yönelik inancın sarsılması olabilmektedir.

Okul dönemi çocuğunun bu evreden çıkarılan kimlik duygusu: İş yapma konusunda öğrenebildiğim neyse, ben oyum.

Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası

Psikososyal gelişimin beşinci evresi olan bu dönem, ergenlik yıllarını kapsamaktadır ve ‘kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası’ olarak özetlenmektedir. Bu dönem, yaşamımızın en zor kısmı sayılabilmektedir. Ergen fizyolojik olarak olgunlaşmış ve cinsel devrimle çocukluktan çıkmış olmasının yanında, rolünün ne olduğuyla ilgili karmaşa yaşamaktadır, yani ne çocuktur ne de yetişkin. Buna bağlı olarak ergen, kendisine kilit soruyu sorar: Ben kimim? Ergen bu soruyu başarılı bir şekilde yanıtlarsa bir kimlik duygusu geliştirmekte, kişisel değerleri ve dinsel inançları konusunda sağlam kararlar verebilmektedir. Kim olduğunu anlamakta, kimliğini kabul etmenin yanında takdir de etmektedir. Ancak birçok ergen, güçlü bir kimlik duygusu oluşturamamakta ve rol karmaşası yaşamaktadır.  Kimlik arayışındaki ergen, bebeklik döneminin ilk yıllarında nasıl ki yakın çevresiyle güvenilir ilişkiler kurarak umut ve güven duygusu kazanmayı öğrendiyse, bu dönemde de yaşadığı toplumla güvenilir sosyal ilişkiler kurarak kimlik duygusu kazanmaya çalışmaktadır.

Bu dönemden çıkarılan kimlik ögesi ise, ‘Özgürce isteyebildiğim neyse, ben oyum’ şeklindedir.

Yakınlık Kurmaya Karşı Yalnızlık

Genç yetişkinlik evresi olan bu dönemde, bir önceki dönemde edinilen kimlik duygusu sevgi ve sosyal ilişki dahilinde yeniden denenip kaynaştırılmaktadır. Bu dönemde birey eşini ve işini seçerek, iki eş olarak cinselliğin kaynaştırdığı yakınlığı, iki arkadaş olarakta sevgi, sadakat ve güvenilirliğin kaynaştırdığı yakınlığı görülmektedir. Hem bundan sonraki adıma hazırlık olarak hem de geleceğe bakarak birey, kuracağı aile ve yetiştireceği çocuklar veya başaracağı büyük işler (ortak işler kurup zengin olma, ülkenin sorunlarının çözülmesi vb.) konusunda ilişkilerinde sıkı bir yakınlaşma yaratmaktadır.

Eğer bireyin kimlik duygusunda zayıflıklar varsa, kurduğu yakın ilişkileri de zayıf olan bireyde kişiliğini tamamen yitirme korkusu olabilmektedir. Bu duruma bağlanma korkusu adı verilmektedir. Bağlanma korkusu olan kişilerin ilişkileri yüzeysel ve güven vermeyen ilişkiler olup, karşı cinsle, iş arkadaşlarıyla ve toplumdaki diğer fertlerle derin ilişkiler kurmakta sıkıntı yaşamaktadırlar. Böylelikle ya yalnız bırakılmakta ya da kendilerini geri çekerek yalnızlığı tercih etmektedirler.

İki sevgili, eş ya da yakın arkadaş olarak bu evreden çıkaracak kimlik duygusu, neye sevdalıysak biz oyuz dur.

Üretkenliğe Karşı Durgunluk

Orta yaş dönemine gelen denk gelen bu dönemde yaşanılan bunalım üretken olmak ya da üretken olamamanın sonucunda yaşanan durgunluk arasındaki çatışmadır. Üretkenliğin en temel amacı gelecek kuşağı oluşturmaktır. Bu dönemde çocukların yetiştirilip eğitilmesi, eşle olan ilişkinin sevgi ve aşk ile devam etmesi amaçlamaktadır. Birey bu dönemde topluma katkı sağlamak istemektedir.

Bazı bireylerde ise bu çabalar iki aşırı uçta görülebilmektedir. Birey kendini, tüm zamanını ve emeğini işine veya siyasi amaçlarına adayabilmekte ya da her şeye karşı koyarak hiçbir şey üretemeyebilmektedir. Bu duruma verimsizlik denir ve birey topluma ve kendi gelişimine katkıda bulunmamaktadır. Bireyin kendine ve topluma karşı kendini sorumlu hissetmesi hem kendine hem de diğer kişilere özen göstermesini sağlamaktadır. Bu dönemde bu durum denge olarak adlandırılmaktadır. Dengenin kurulamaması ise orta yaş krizine sebep olmakta ve birey genel olarak mutsuzluk yaşamaktadır. Denge yaşayamayan birey, işini bırakabilmekte, eşinden ayrılabilmektedir.

Bu evrenin kimlik duygusuna katkısının belirtilmemesi, Neyi üretmeye tutkunsam, ben oyum gibi bir kimlik öğesi çıkarılabilir mi diye düşündürmektedir.

Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk

Yaşlılık çağına denk gelen bu dönemde, birey ölüme yaklaşmakta ve kendi yaşantısını gözden geçirmektedir. Geçmiş yaşamından memnun olan, amaçlarını gerçekleştirmiş olan bireyler derin bir huzur duygusu yaşamaktadırlar. Bu bireyler ölümün, yaşamın bir parçası olduğuna inanır ve ölümü reddetmez, kabullenirler. Diğer insanlara karşı derin bir hoşgörü duymakta ve bütünlük yaşamaktadırlar.

Benlik bütünlüğünün sağlanamadığı takdirde, birey yaşamından dolayı yoğun bir pişmanlık ve doyumsuzluk duymaktadır. Artık yaşamını değiştirmesi için vakit kalmamıştır, ölüme yaklaşmıştır. Böylece derin bir umutsuzluk yaşanmakta ve öfke duyulmaktadır. Bu da insanları sevmeme (aşırı cimrilik, yalnızlık ve benzeri), insanlardan bezme, ölümden korkma gibi özelliklerle dışa vurulmaktadır.

Yaşamın son evresinden çıkarılan kimlik duygusu: Benden geriye ne kalacaksa, ben oyum şeklindedir.

KAYNAKÇA

Arı, R. (2003). Gelişim ve Öğrenme. Konya: Atlas

Burger, J. M. (2006). Kişilik. (Çeviren: Erguvan Sarıoğlu). İstanbul: Kaknüs.

Dereboy, İ. F. (1993). Kimlik Bocalaması: Anlamak, Tanımak, Ele Almak. Malatya: Özmert Ofset

Kernberg O. (1966). Structural derivatives of object relationships. The International journal of psycho-analysis47(2), 236–253.

 

Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA

busra.kara@icloud.com



179 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN YEME BOZUKLUKLARI - 01/06/2023
Beslenme kriteri bireyin yaşamını devam ettirebilmesi, sağlıklı olmak ve büyümenin devamı için çok önemlidir.
“BANYO YAPMAK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ” - 24/04/2023
Bazen anne babalar bebekken sudan çıkmak istemeyen çocuklarının büyüdükçe yıkanmak istemediklerinden ya da el ve ayaklarını yıkamaya tepki gösterdiklerinden yakınırlar.
“ÇOCUĞUMUZDAN BOŞANIYORUZ” - 23/03/2023
Anne babası çatışma halinde olan çocukların, anne babalarından anlayış ve sabır gibi beklentileri olur.
BABA UYARICI, ANNE İSE KORUYUCU MUDUR? - 16/03/2023
Geleneksel aile yapıları değişse de anneler hala babalara babalık rollerini teslim etmekte zorlanabiliyor. Erkekler tarafından bakacak olursak, birçok erkek babalıkla ilgili iyi tanımlanamamış bu role girmekte zorluk çekiyor.
AKRAN ZORBALIĞI - 01/02/2023
Akran zorbalığı, çocukların kendi yaş gruplarında olan bir ya da birkaç kişiye; sosyal, fiziksel, sözlü ve cinsel olarak zarar vermeleridir.
TERKEDİLME KORKUSU - 12/01/2023
Yeni bir ilişkiye başlama ihtimali olduğunda nasıl olsa bu da beni terk edecek diye düşünüp hiç başlamamayı tercih ediyor musunuz ya da tam tersi çok fazla ısrarcı oluyor musunuz?
ÇOCUĞUMA EŞYALARINI VE ODASINI TOPLAMAYI NASIL ÖĞRETEBİLİRİM? - 03/01/2023
Birçok yetişkin, çocuklarının malının kıymetini bilmemesinden, dağınıklığından veya sorumsuzluğundan yakınmaktadır.
ÇOCUK İLE YETİŞKİN - 21/12/2022
Çocuk ile yetişkinin arasındaki sorunların pek çoğu, çocukların olgunlaşmaları için onların zamana ihtiyaçları olduğunu dikkate almamaktan kaynaklanır.
İNTERNET BAĞIMLILIĞI - 11/10/2022
İnternet kullanmanın farklı avantajlar sağlamasına ek olarak kontrolsüz kullanımın da psikolojik, fiziksel ve sosyal bakımdan bir takım negatif neticelere neden olduğu bilinmektedir.
 Devamı